yalnız bir çığlığım ben
Bağdat’ın kapkara göğünde
toprağın derin göğsünde
ben yalnız bir çığlığım
sağır kulaklarınıza çarpıp
geri dönen
yalnız bir çığlığım ben
Bağdatlı çocukların gözyaşında
Dicle’nin Fırat’ın suyu gibi
Necef’te Kerbela’da Kandahar’da
Grozni’de Kudüs’te
ben yalnız bir çığlığım
oluk oluk akan kanda
yalnız bir çığlığım ben
harabe evlerin kaybolmuş anılarında
genç kızların giyemedikleri gelinliklerinde
bombaların paramparça ettiği bebeklerin
bomboş kalan beşiklerinde
yalnız bir çığlığım ben
ben yalnız bir çığlığım
göğümüzü terk eden kuşların kırık kanatlarında
Bağdat’ın ölüm sinmiş sokaklarında
kurban bıçakları gibi keskin acıda
yalnız bir çığlığım ben
harabe evlerin kaybolmuş anılarında
genç kızların giyemedikleri gelinliklerinde
bombaların paramparça ettiği bebeklerin
bomboş kalan beşiklerinde
yalnız bir çığlığım ben
ben yalnız bir çığlığım
göğümüzü terk eden kuşların kırık kanatlarında
Bağdat’ın ölüm sinmiş sokaklarında
kurban bıçakları gibi keskin acıda
yalnız bir çığlığım ben
durmuş saatlerin akrebinde
şafağı söktüren ezanlarda
duysanız da duymasanız da
iftar sofralarınızda
yalnız bir çığlığım ben
ne kaldı Bağdat’tan
ne kaldı geriye
bombaların yakıp kavurduğu bedenlerden
bir avuç kül
ve çığlığım kaldı geriye
şafağı söktüren ezanlarda
duysanız da duymasanız da
iftar sofralarınızda
yalnız bir çığlığım ben
ne kaldı Bağdat’tan
ne kaldı geriye
bombaların yakıp kavurduğu bedenlerden
bir avuç kül
ve çığlığım kaldı geriye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder